Eveeet nerede kalmıştık?
Herhangi bir şeyi düzene koymak ve sürdürmek hakkında birkaç kez yazmıştım. Bu birkaç gündür yazma düzenimi kaçırmam aslında çok güzel insani bir örnek oldu.
İlk yazmadığım gün benim için kötü bir gündü. İnsan ilişkileri, iş, regl, dolunay falan derken her şeyin bir güne doluştuğu o zamanlar olur ya hani. Kötü günün etkileri de 2 gün kadar sürdü. Sonra üzerimde şu oluştu: "Aa dün yazmadım, o zaman oturup dün için de yazayım. Sonra bugünü yazarım.". Bu, gün ve gün şöyle güncellendi: "Dün ve ondan önceki gün için yazayım" vs vs. Böyle olunca da hiçbir günü yazmadım.
Şimdi mükemmeliyetçiliğimi bir kenara bırakıyorum ve yazmaya geri geldim. Ne de olsa şu anda burası kimsenin okumadığı bir blog sitesi ahahah. Kendi kendime takılıyorum ve yeni bir alışkanlık edinmeye çalışıyorum diye düşünüyorum.
Yazmadığım bu süre içinde birkaç önemli şey oldu bana göre. İlki o yaşadğım 2 günlük kötü olay dediğim. Bu aslında derin ve çok da detaylı paylaşmak istemeyeceğim bir şey ancak oradan öğrendiğim şeyleri paylaşabilirim. Bazen fazlaca kişisel geliştiğimizde (!) kendimizi ön plana koymak adı altında etrafımızdakileri incitebiliyoruz. Kendimize değer vermek ve bencillik arasındaki çizgi oldukça ince. Bu sınırları deneyimleyerek öğrenmek ve bunlardan ders çıkarmak son derece normal. Yeter ki kırdıklarımızı toparlayıp özür dileyebilelim. Zamanı tekrar geldiğinde de çıkardığımız dersleri uygulayabilelim.
En son yazıların birinde hamburger gömdüm gibi bir şeyler yazmıştım. Ben o günden sonra gömmeye devam ettim ahahahaha. Bilemiyorum garip bir his geldi içime sanki. Tabi her şeyin üst üste gelmesi bir bahane ama bir sıkılmışlık hissi bastı. Şimdiye kadarki en iyi fiziğimde olduğum için içten içe bi başarmışlık hissi var. Belki de eskiden zirve olarak gördüğünüz yere ulaştığınızda yeni zirveler olabileceğini o anda düşünmüyorsunuz. Bilemiyorum belki de orada bir süre durmak istiyorsunuz.
Ne olduysa oldu ama bugün tekrar gerçekten kendi yoluma geri döndüğümü tam anlamıyla hissedebiliyorum. Spor, yeme düzeni, uyku ve çalışma düzeni tekrar istediğim hale döndü. Onlar kendi kendilerine dönmedi tabi ben döndürdüm :) Bu zirvede bir süre dinlendiğimize göre sıra yeni zirvelerde.
Kötü hisetmenin 2. gününde onun da verdiği gazla Eymir'in çevresini yürüdüm. Evet tüm gölün çevresini. İki buçuk saat sürdü hiç durmadan ve toplam 12 km'ydi. Gaza gelip ben bunu her gün yapmalıyım diye düşündüm ancak ertesi gün, ondan sonraki gün ve hatta ondan da sonraki gün çok yorgun hissettim fiziksel olarak. İşte planlı ve dedike bir şekilde değil de sırf motivasyonla bazı şeyleri yapınca böyle etkiler olabiliyor. Yine de iyi ki yapmışm çünkü yapabildiğimi gördüm. Şuradan şuraya yürümeye üşenen ben günde 20.000 adım atabileceğimi kendime kanıtladım. Yaparak. Sadece yaparak.
Bu ara denediğim bir başka yeni şey ise self-tanning. Türkiye'de yaygın bir konsept değil bu. Kısaca güneşsiz bronzlaşma rutini de diyebiliriz. Yaygın olmadığı için ülkemizde neredeyse hiçbir istediğim ürün de yoktu. Yabancı YouTube kanallarını izleyip denemek istediğimde hep içimde kalmıştı. En son sırf denemek için hiç adını bile duymadığım bir ürün aldım. Aşağıya tüm ürünleri koyarım kullandığım. Sonuç hiç beklemediğim bir şekilde tatmin edici oldu. Sanırım yeni bir vücut bakım rutinim var artık.
Denediğim ürün Shine of Miracle self-tannig water. Rutinim oturduğunda daha detaylı bir yazı yazabilirim nasıl yapıldığı ve nasıl kullanıldığı hakkında.
Yazmaya zaman ayırmak iyi geldi. Şimdi güzel bir uyku da iyi gelecek.
Cya ♡
Ya sen ne acayip bir kadın çıktın, bide blogunda varmış 😁 devamını bekliyoruz aksatma 🙃