Bugünü bir alıntıyla açıyorum. Ne demiş yazar burada: "Durağanlık başarının anatarıdır." Peki bu bana nereden geldi?
Bu aralar en çok keyif aldığım aktivitelerden birisi, koşu bandında yürüyüş yaparken tabletimi de yanımda götürüp youtube videoları izlemek. Hem yürüyüşün nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz hem de video izlemek için gün içinde başka zaman ayırmanıza gerek kalmıyor. E tabi her gün 10.000 adım atmaı kendinize hedef koyduysanız ve bunu sürdürülebilir bir tarz haline getirmek istiyorsanız kendinize bu tip hileler yaratmalısınız.
Bugün erken kalkamadım. Biraz üzüldüm doğrusu çünkü henüz 2. günümdü ancak bu an da geçmişte kaldı. Buna takılmak ve üzerine daha fazla zaman harcamak yerine önümüze bakıyoruz. İstediğimiz alışkanlığı kendimize kazandırmak üzerine çıktığımız bu yolda bunlar ufak tefek pürüzlerden başka şeyler değiller. Onlara olduklarından daha büyük değer yüklemek sadece ve sadece bize ağırlık getirir.
Sabah 10 civarında kalktım. 7-8 bandını çoktan geçtiğim için o sabahın verdiği sakinlik ve huzur yoktu kafamda açıkçası. Kendime bugün ne yapmak istediğimi sordum. Aldığım cevap biraz muzurcaydı. Sabah kahvaltısında sütlü granola ve meyve yemek istiyodum. (Normalde böyle bir kahvaltı tercih etmem çünkü protein oranları çok düşük. Ayrıca sabah kalktıktan yaklaşık 4-5 saat sonra kahvaltı yaparım.) Sonrasında da canım oyun oynamak istiyordu.
Eğer burada "kendime engel oldum ve isteklerimi bastırarak yapmam gerekeni yaptım" dememi bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Bu çocukça bir yetişkinin yapacağı bir şey olurdu bence. Yetişkinliği salt kurallardan ve yasaklardan gören birinin... Ben öyle değilim. Eğer sabahki ben kendi çocuğum olsaydı ve ben onun isteklerini sürekli göz ardı edip sadece doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yapmasına izin verseydim zamanla ona isteklerinin anlamsız ve gereksiz olduğunu öğretir, yavaş yavaş onun hayatını yönlendiren pusulasının ayarlarının sapmasına neden olurdum.
Yetişkinlikten sonra bize bakan ebeveynlerimiz artık olmadığı için (olmaması gerekiyor) zaman zaman kendimize ebeveynlik etmemiz gedreken böyle anlar yaşanabiliyor. Ben ne mi yaptım? İsteklerimi gördüm. Birebir kendim hissettiğim için onları gerçekleştirdiğimde alacağım hazzı da ölçmem ve değerlendimeye katmam pek zor olmadı açıkçası. Bu öğünü yiyebilir ve bir oyun oynayabilirdim. Bir yetişkinin yapacağı şey ise buradan sonrasını planlamak oluyor. Ben de öyle yaptım ve isteğimi tamamen gözardı etmek yerine günün geri kalanındaki öğünleri protein ağırlı hazırlamaya ve bir oyundan sonra bilgisaayrın başından kalkmaya karar verdim. Sonunda da büyük bir zevkle granolamı yedim ve keyfini çıkara çıkara oyunumu oynadım.
Bazen süre sınırı koymak (bir oyun gibi) kulağa kısıtlayıcı gelse de sizi o süre içinde daha da özgürleştiren bir şey oluyor. Devamını düşünmeden ve o andan pişmanlık duymadan haz alabiliyorsunuz.
Oyunum bittikten sonra gym'e inmeye ve uzun zaman sonraki ilk ağırlık antremanına girmeye karar verdim. Bir süredir ağırlık çalışmıyordum. E doğal olarak bu sebeple de ağırlıklarım düşmüş. Mesela son bıraktığımda hip thrust'da 80 kilo kaldırabiliyorken bugün 50 kiloda zorlandım. Daha önceden geçtiğiniz yolları tekrar geçmek zorunda olmanız hem iyi hem kötü. Hangi konuda olursa olsun bu böyle bence. Bir yandan geçebileceğinizi biliyorsunuz ama bir yandan da o halinize kıyasla daha geride hissediyorsunuz. Size şu metaforu vermek istiyorum. Evden bakkala ekmek almaya çıktınız ve geri dönerken başta geçtiğiniz yerden geçtiniz. Bu size hiç gerilemiş hissi verdi mi? Sanmıyorum. Çünkü gidiş ve geliş yolu tamamlamanız gereken bir yolun ortak parçaları gibi işler kafanızda. Bizim bu gelişim hikayesinde de olay o aslında. Demek istediğim, eğer herhangi bir olayda bu şekilde hissediyorsanız bir de bu açıdan bakmayı deneyin. Gidiş ve geliş yolunun iki kere tepilen aynı yol olduğu değil tüm yolculuğun farklı parçaları olduğunu düşünün.
Bugünün başlığı da buradan geldi. Anreman sonrası koşu bandında kardiyomu yaparken bir keşişin sabah rutiniyle ilgili videosunu izliyordum. Hoşuma giden birkaç şey söyledi.
"Bir trend olarak insanlar erken kalkmak ve verimlilik üzerine videolar çekiyor, bunu pazarlıyorlar ancak biz Budist keşişler olarak bunu 2000 yılı aşkın bir süredir yapıyoruz ve görüyorum ki onlar tüm mantığını yanlış anlamışlar."
Keşişlerin sabah rutini sakinlik üzerine kurulu diyebiliriz. Uzun uzun tüm videoyu anlatmayayım, izlemek isterseniz aşağıdaki butondan videoya gidebilirsiniz. Trend olan sabah verimlilik akımı ise sabah kalkıp koştur koştur bir sürü iş halletmek üzerine. YouTube'da izlediğiniz "5 am productivity routine" gibi videoları hatırlayın. 21. yüzyıl temposu, sabah kafanızın doğal olarak durağan olduğu ve ayılıp güne başlamak için bir süreye ihtiyaç duyduğu zamanda kahve şatlayıp koştur koştur işe gitmek üzerine kurulu.
Sabah neden verimli olmak için bu kadar çabalıyoruz peki? Başarı için (evet para kazanmak da başarı temasının bir ayağı). Bu keşiş abimiz de diyor ki: bu kadar koşuşturma ve durmadan bir şeyler yapmaya çalışma hali değil, durağanlık sizi başarıya götüren temel elementtir. Tabi bunu daha keşişvari söylüyor ama anladınız :)
Bu sabah erken kalkmadığım için öğle uykusuna ayıracak vaktim de kalmamıştı. Pek üzülerek siesta vaktimi atlamak zorunda kaldım. Kendime bir öğle yemeği hazırlayıp dinlenmek için zaman ayırdım. Bu benim için oldukça yeni ve zor bir şey. Kulağa komik gelebilir ama öyle. Ben normalde gün içerisinde hiç oturmayan, düşünceden düşünceye, aktiviteden aktiviteye atlayan bir insandım. Son zamanlarda bunu ve bunun bana yarattığı yorgunluğu fark edip dönüştürmeye çalışıyorum.
Tabii ki akşama kadar oturup dizi izlemedim. Yine kendime bir süre tanıdım ve o alanda anın keyfini çıkardım.
Bugünün bir başka heyecanlı anı ise ilk iş birliği ürünlerimin elime ulaşmasıydı. Bu konuyu burada ne kadar derinlemesine yazarım, hatta yazar mıyım bilemiyorum ama şimdilik bunu burada bırakayım.
Şimdi de planladığım saati yine oldukça aşmış olarak yatağa girip sabah erken uyanmaya dua edeceğim sanırım ahahaha
Cya ♡
Comments