Kafamda bir süredir o kadar çok şey dönüyor ki, yazmaya nereden başlasam bilemiyorum.
Tüm bu düşünce bulutlarına gömülünce, düşünürken bile nereden düşünmeye başlasam diye düşündüğüm oluyor.
Dün yemek yerken Mr.Beast'in 7gün boyunca tabutta gömülü kaldığı videoyu izliyordum. Çok ilginç bir şey fark ettim. Denemeden bilinmez ama kesinlikle kolay bir challenge değildi yaptığı. Birkaç gün sonra şöyle şeyler demeye başladı:
"yerimden kalkasım gelmiyor, konuşmak bile istemiyorum, bir anda ağlamaya başlıyorum ama neden olduğu hakkında hiçbir fikrim yok" vs.
E dedim ki kendi kendime biz kadınlar olarak düzenli aralıklarla böyle hissediyoruz ahahahah. Bir erkeğin hormon yapısını ve sistemini baştan aşağı değiştirmediğinizde bunu deneyimlemesi imkansız. Ancak 7 gün bir tabutta gömülü kaldığında sanırım bizim deneyimlediğimiz şeye en yakın yere gelebiliyor.
Tabi eşinizi dostunuzu anlamak için kendinizi gömün demiyorum ahahaha
Hiç erkek olmadım, erkek olmanın zorluklarını sadece dışarıdan gördüğüm kadarıyla bilebilirim. Ama kadın olmak... Bildiğim tek şey bu. Tüm o sosyal, çevresel, filozofik şeyleri bir kenara bırakıyorum da abi ayda bir alt üst olan hormonal denge mi olur? Hayır bir de işin kötüsü bunu biliyorsun, hissettiğin şeylerin sebebinin vücudunda oluşan fiziksel şeylere bağlı olduğunu biliyorsun ama yine de o bir anda yanağından akan gözyaşını durduramıyorsun.
Sırf eğlencesine herkesin bir aylığına karşı cins olarak yaşamasını isterdim. 1 ay diyorum çünkü 1 gün desem kadınların random bir gününe denk gelebilir o da güvenilir bir deney olmaz ahahah.
Yazdıkça kafamın toplanmasını seviyorum. Yazmaya oturduğum anda işlerin düzene girmesi beni iyi hissettiriyor. Yazmayı bıraktığım anda ise bir sonraki postu yazmamak için kafamda binbür türlü şey üretiyorum. Hiçbir fikrim yok neden.
Bu ara kafamda bir sürü düşünce dönüyor demiştim. 1 hafta erken regl olmam, kullandığım ilaç vs gibi fiziksel faktörlerin sürekli modumu çalkaladığının farkındayım. Ona rağmen gelen düşünceleri savuşturup dümdüz hayatıma devam edemiyorum. Belki de erkek beyni bu düşüncelerin öyle bi anda doluşmayan versiyonudur.
O düşünceler bu satırları yazana kadar oldukça dağınıktı. Yazdıkça tek bir odak noktasına doğru kayıyor sanki.
Ben insanlarla olmayı seven biriyim. Genel olarak insan severim. Dolmuşa bindiğimde mutlu oluyorum mesela -genelde-. Yeni insanlar tanımak, başka hayatlara karışmak ve insanlara bir şekilde dokunmak beni çok besleyen bir şey. E işin başında psikoloji okumamın temel sebeplerinden biri de bu sanırım.
Bu aralar olduğum yerde doğal olarak çok fazla insan yok. Kendi yüksek kulemde, kendi izole sessiz sakin hayatımı yaşıyor gibiyim. Bu da açıkçası pek güzel. Ama çok uzun yıllar bu şekilde yaşamak istediğimi sanmıyorum.
Herkesin içinde çok derinden ve kalpten istediği şeyler vardır. Ben bunu düşündüğümde içim kıpır kıpır oluyor ve bir şeyler rayına oturuyor sanki içimde. "Bu" dediğim şeyi biraz anlatmaya çalışayım. Bu, sanırım bir topluluk. Benim hitap edebildiğim, etkileyebildiğim ve etkileşebildiğim, hayatlarına dokunabildiğim ve iyi yönde değişimler sağlayabileceğim insanlar. Evet evet yine çok idealist bir psikolog gibi konuşuyorum. Bu günlerin de zamanı gelecek elbet.
Ben bunları yazarken siz kafama nelerin takıldığını anlamadınız bile. Çünkü ben burayı her gün tuttuğum bir blog gibi değil de haftada bir her şey giriş-gelişme-sonuca varınca yazdığım bir yer haline getirdim - malesef-.
Ara ara kendimi buraya her gün yazmalıyım derken buluyorum. Sonra dönüp neden kendimi böyle bir zorunluluğa soktuğumu düşünüyorum. Böyle böyle düşünceler devam ederken hem benim kafam karışıyor hem de gün sonunda burası boş kalıyor. Niyetimde burayı daha sık yazdığım bir yer haline getirmek istiyorum. Ama sanırım bunun için en büyük motivasyonum henüz yok: Siz.
Cya ♡
Bizi buraya çiviledin zalımın kızı.... Sen neredeysen oradayız merak etme.😉