Ben yine yeni yeniden roaccutane (izotretinoin) kullanıyorum. 24 yaşındayım ve 3. kez başlıyorum bu ilaca. İlk sefer başlayıp doktorun saçmalığından dolayı bırakmıştım. İkincisini üniversitrye hazırlık senesinde kullanıp bitirmiştim. Şimdi de 20 gündür tekrar kullanmaya başladım.
Yaklaşık 1 ay önce biraz biraz saçım dökülmeye başladı. Her sene olan bir şey o yüzden başta pek takmadım. Bu dönem genelde 2-4 hafta arası sürüyor bende. Sonra da kendiliğinden duruyor. Bu sefer de öyle olmasını beklerken git gide artmaya başladı dökülme. Koparak ya da yıpranmışlıktan değil, direkt kökten pıt pıt atıyorlar kendilerini. Biraz takip edeyim panik olmayayım falan derken dün en son panik oldum artık.
Neden neden neden diye düşünürken şunlar geçti kafamdan. Kan değerlerimde saç dökülmesini tetikleyebilecek bir anomali yok. Hatta direkt kan testimdeki her şey normal değerler arasında. Bu tip saç dökülmesi ataklarının üzücü bir olay sonrası yaşanabileceğini biliyorum. Ama öyle üzüldüm saçım döküldü gibi değil de daha çok tetikleyici daha büyük bir şey yaşanması gibi. Hayatımın bu döneminde öyle bir şey de yaşamadım. Saç bakım rutinimde hiçbir şey değiştirmedim. Oradan da kaynaklanıyor olamaz.
En yakın ihtimal ilaç gibi geldi. Ancak orada da şu sorun var ki ben ilaca başlamadan önce saçım dökülüyordu. O yüzden başta o nedeni de eledim. En son elimde başka bir şey kalmayınca şunu düşündüm. Benim dönemsel olarak yaşadığım doğal saç dökülmesi başladı. Daha sonradan da ben ilaca başlayınca durmak yerine artarak devam etti. Kafa derisi de ilaçla birlikte kurumaya başladığı için saçlar kökten kendini atmaya başladı. Saçımın yağlanması da durdu çünkü artık.
Kafamdaki en mantıklı şey bu olduğu için gittim dün iki tane yağ aldım. Neyse ki daha önceden biliyorum bi tık bir şeyler. Kafa derimin kuruluğundan saç döküyorsam, ben o bölgeyi yağlı ve nemli tutarsam otomatik olarak dökülmesi durur diye düşündüm. Sarımsak yağı ve biberiye yağını karıştırdım. Küçük bir şişeye koyup biaz da ısıttım. Kafama sürdükten sonra 2-3 saat arası beklettim. Sonra da yıkadım. Sürerken de 5 dakika kadar masaj yaptım kafa derime.
Bir süre düzenli kullanıp takip etmek gerekir tabi ama şimdiden gözle görülür bir fark var. Bir süre daha kullandıktan sonra neden-sonuç ilişkisi kurup bununla ilgili bir blog post yayınlarım.
Bu süreçte ilginç bir şey daha keşfettim. Ben bundan çok da uzak olmayan bir süre önce kendi kendime şöyle bir şey demiştim hiç farkında olmadan: "Bu kızların benim kadar saçı yok tabi, her gün saçlarını fönleyip kolayca hazırlanabiliyorlar." Ki ben kelimelerin gücünün farkında olan, günlük pratiklerimi de bunun üzerine yaşayan biriyim. Ona rağmen arada böyle dalgınlıkla ağzımdan çıkan şeyler olabiliyor. Bunu dediğimi daha dün hatırlayıverdim bi anda. E içten içe ben istemişim aslında saçımın az olmasını bir noktada.
İptal, iptal, iptal...
Buu fark edince o ilk düşünce için "yıkıyorum ve yaratımını iptal ediyorum" diye tekrarladım içimden. Sonrasında da kendime yeni bir söz buldum, onu tekrarlamaya başladım: Saç köklerim sağlam ve kafa derimde her biri sağlıkla yer alıyor.
Bu problemimize de üç bir yandan yaklaşıp sürece bıraktığımıza göre hayatımıza devam edebiliriz :)
Dün hayatımda 2. kez Eymir'e gittim. İlki lisedeydi ve hiç beğenmemiştim. Çok uzaktı, çok kalabalıktı ve bir olayı yoktu. Aradan geçen yıllar beni de değiştirmiş olacak ki bu sefer bambaşka bir gözle baktım. Eski gözlüğüm de yanımdaydı tabi ahahah. O zamanki beklentimle baktığımda yine aynı yerdi sadece ben artık başka bir yerden bakıyordum.
Bu sefer ilk gördüğüm şey, günlük 10.000 adımı rahat rahat atabileceğim göl kenarında farklı bir yerdi. Eskiden yürümeyi falan hiç sevmezdim. Şimdi ise ilk baktığım şey oluyor. Değişmeye açık olduğunuzda hayatın size ne kadar güzel şeyler getireceğini bilemezsiniz.
Bu yeni yer o kadar hoşuma gitti ki yarın erkenden kalkıp tek başıma sabah yürüyüşü yapmaya gitmeyi planlıyorum. E tabi evime arabayla 5dk olması da cabası.
Bugün de 2. kez ipek kirpik yaptırdım. 3-4 haftada bir tekrar yaptırmanız gerekiyormuş. Aynı tırnak gibi. Bakımlılığıma biraz daha bakımlılık ekledim ahahaha. Çok seviyorum bu hallerimş. Çocukluğumdan beri hep böyle şeylere özenir, büyüyünce hepsini yaptıracağım derdim. E içimden geliyor sanırım. Bir nevi çocukluk hayalimi gerçekleştiriyor gibi de hissediyorum kendime baktıkça.
İpek kirpik işleminin yapılması 2 buçuk saat sürdü. Evet tam tamına 2 buçuk saat. O süre boyunca gözünüz kapalı bir şekilde orada yatıyorsunuz ve biri sizin kirpiklerinizle uğraşıyor. Oldukça iç gıdıklayıcı bir his. Hayatı sorguluyorsunuz, çıkınca ne yesem diye düşünüyorsunuz, arada bir uykuya salar gibi olup aniden uyanıyorsunuz falan falan. Ha bir de gözünüz yanıyor. Ama bunların hepsine değiyor bence. Kalkığınızda Shrek'teki ejderha gibi kıvrık kıvrık kirpikleriniz oluyor (sevgilim beni ona benzetmişti de ilk yaptırdığımda ahaha).
Ah bir de dün akşam bir burger king yemişim. Üffffff. Yok böyle bir şey. Regl dönemindeyim. Normalde öyle aşerme vs gibi huylarım yoktur. Ama ne yalan söyleyeyim dün pek bir açtım. Yaptığınız sporda dedike olduğunuzu bildiğinizde böyle arada yediğiniz şeylere çok daha az takılıyorsunuz ve o andan çok daha fazla keyif alıyorsunuz. Ben öyle yaptım. Açtım ağzımı yumdum gözümü, tek attım ahahaha. Kendimi tebrik ediyorum ki gerçekten ilk kez bu kadar uzun zamandır spor konusunda bir düzen tutturdum, oldukça uzun zamandır günde 10.000 adım atıyorum ve vücudumu güzel besinlerle besliyorum. Bu hamburger anının tadını ben çıkarmayacağım da kim çıkaracak? Kendimle gurur duyuyorum.
Ve kapanış...
Cya ♡
Comments